1950’den 2023’e Akdeniz Bölgesi’nin iklim dinamiklerini inceleyen yeni bir çalışma, bölgede karasallaşmanın arttığına işaret ediyor. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nden Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı ve Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ecmel Erlat’ın yeni yayınladığı makaleye göre bu artışın temel nedeni, özellikle Batı Akdeniz’deki yaz sıcaklıklarının, kış sıcaklıklarına göre daha hızlı yükselmesi.
Karasallaşmanın artması; yaz aylarında daha yoğun ve uzun süreli sıcak hava dalgalarına, kuraklığa ve su kaynakları üzerinde baskıya neden olabilecek bir değişim. Türkiye’de Batı Anadolu’da – örneğin Aydın, Muğla, Denizli, Manisa ve Uşak gibi bölgelerde – gözlenen bu durumun, bölgenin su kaynaklarının yanı sıra, tarım ve turizm faaliyetleri üzerinde de olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiliyor.
İklim değişikliği, karasallaşmayı etkiliyor
Karasallık, temelde bir bölgenin denize ne kadar yakın olduğu ve bu deniz etkisinin kış-yaz sıcaklık farkını ne ölçüde azalttığı ile ilişkilidir. Ancak coğrafi uzaklık, karasallığı tek başına belirlemez. İklim değişikliği nedeniyle mevsimlerin birbirine kıyasla ne ölçüde ısındığı ve soğuduğu da karasallık üzerinde belirleyicidir. Örneğin bir bölgede, yaz sıcaklıkları kışa göre çok daha hızlı yükselirse, deniz etkisi aynı kalsa bile “karasallık” artar, çünkü kış ile yaz arasındaki sıcaklık makası genişlemiştir. Dolayısıyla küresel ısınma ya da bölgesel ısınma örüntüleri, karasallaşma derecesini değiştirebilir.
Özellikle Batı Anadolu’da karasallık artıyor
Yayınlanan çalışmanın bulguları; özellikle İber Yarımadası’nın iç kesimlerinde, Tunus’ta ve İtalya ile Fransa’nın bazı bölümlerinde, kış ve yaz mevsimleri arasındaki sıcaklık farkının son 70 yılda anlamlı şekilde yükseldiğini gösteriyor. Batı Akdeniz’de, örneğin İspanya’nın iç bölgelerinde, yaz sıcaklıkları kışa göre daha hızlı yükseldiğinden, mevsimler arası fark büyüyor. Böylelikle bölge, daha ‘‘karasal’’ bir iklime yaklaşıyor.
Öte yandan, Balkanlar’ın doğusunda ve Doğu Akdeniz’in bazı kesimlerinde ise kış sıcaklıkları, yaz sıcaklıklarına oranla biraz daha hızlı artıyor. Yaz ve kış sıcaklıklarının neredeyse eşit oranda ısındığı bu bölgelerde, karasallaşmada hafif bir azalma olduğu anlaşılıyor.
Sonuçlar Türkiye özelinde incelendiğinde, karasallaşmanın Batı Anadolu’da arttığı görülüyor. Türkiye’nin kuzeydoğusunda – örneğin Tokat, Çorum ve Karabük gibi illerde – ise kışların daha hızlı ısınması, yıllık sıcaklık farkını daraltıyor ve iklimi daha ılıman hale getiriyor.
Yazlar neden daha sıcak?
Akdeniz’de sıcaklıkların yükselmesinin en önemli nedeni, yaşanmakta olan insan kaynaklı iklim değişikliği. Yapılan çalışmalar, Akdeniz Havzası’nın, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olduğunu gösteriyor. Bölgenin, küresel ortalamadan yüzde 25 daha fazla ısınacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, yaz mevsimi sıcaklıklarının, kış mevsimine kıyasla daha fazla artacağı da öngörülüyor: Araştırmalara göre bölgede yaz sıcaklıkları, küresel ortalamadan yüzde 40 daha hızlı yükselecek.
Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı’nın ve Prof. Dr. Ecmel Erlat’ın yeni çalışmasına göre Akdeniz Bölgesi’ndeki yaz sıcaklıklarının daha hızlı artmasının bir diğer nedeni ise Kuzey Atlantik yüzey sıcaklıklarında yaşanan ve on yıllar süren doğal bir değişkenlik. Bilim insanları, Atlantik Çok Yıllık Salınımı (AMO) olarak bilinen bu değişkenliğin, Akdeniz’deki karasallığı etkilediğine dikkat çekiyor.
Kuzey Atlantik normalden daha sıcak olduğunda, özellikle Batı Akdeniz’de yaz sıcaklıkları daha da artma eğilimi gösteriyor ve yıllık sıcaklık farkı büyüyor. Kuzey Atlantik’teki sıcaklıklar düştüğünde ise, Batı Akdeniz’deki karasallaşma değerleri nispeten azalıyor. Yaklaşık olarak 1990ların ortasından bu yana, Kuzey Atlantik’in normalden daha sıcak olduğu bir dönemden geçiyoruz.
İklim değişikliği, mevsimsel sıcaklık farklarını da etkiliyor
Araştırma, iklim değişikliğinin Akdeniz Bölgesi’nde sadece ortalama sıcaklıkları değil, aynı zamanda mevsimsel sıcaklık farklarını da etkilediğini göstermesi açısından önemli. Nitekim bu durum; bölgedeki ekosistemleri, tarımı ve insan sağlığını olumsuz etkileme riski taşıyor.
Küresel iklim modelleri, Akdeniz’in, küresel ortalamanın üzerinde ısınacağını öngörüyor. Bu ısınmanın, özellikle yaz mevsiminde daha da yüksek olacağı hesaplanıyor. Bu tahminler, uzun vadede karasallaşmada daha belirgin artışlar beklenebileceğine işaret ediyor.
Doğu Akdeniz’de ise daha karmaşık bir durum söz konusu. Deniz suyu yüzey sıcaklıkları, atmosferik salınımlar ve dağ engelleri gibi coğrafi faktörler, bu bölgede kışların da ılımanlaşmasına sebep olabilir.

”Uyum politikaları ise hem mevcut sıcaklık artışlarının hem de gelecekte öngörülen ısınmanın, bunlar gibi olası zararlarını azaltmada kritik rol oynuyor. Örneğin tarım alanında, kuraklığa daha dayanıklı tür ve çeşitlere geçilmesi, damla veya basınçlı sulama gibi su tasarrufu sağlayan yöntemlerin yaygınlaştırılması önem taşıyor.” (Fotoğraf: Alastair Johnstone / Climate Visuals)
Tarımı korumak için uyum politikaları şart
Karasallaşma derecesi; bölgedeki tarım, ekosistemler ve su kaynakları açısından kritik önem taşıyor. Karasallaşmanın artmasıyla birlikte; bölgede sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti artabilir, yaz aylarında şiddetli kuraklık riski yükselebilir ve su kaynakları üzerinde baskı oluşabilir. Kış yağışlarının rejimi değişebilir.
Mevsimler arası sıcaklık farklarının artması, tarımı olumsuz etkileyebilir. Yüksek yaz sıcaklıklarının, belirli ürünlerde stres yaratması söz konusu olabilir. Öte yandan ılık geçen kış dönemleri ise, bazı zararlıların veya hastalıkların kışlamasını kolaylaştırabilir.
Uyum politikaları ise hem mevcut sıcaklık artışlarının hem de gelecekte öngörülen ısınmanın, bunlar gibi olası zararlarını azaltmada kritik rol oynuyor. Örneğin tarım alanında, kuraklığa daha dayanıklı tür ve çeşitlere geçilmesi, damla veya basınçlı sulama gibi su tasarrufu sağlayan yöntemlerin yaygınlaştırılması önem taşıyor. Hasat zamanlarının, değişen iklim koşullarına göre planlanması da, öne çıkan uyum politikaları arasında. Bu önlemler, karasallaşma eğilimleri nedeniyle yaz-kış sıcaklık farkının daha da artabileceği bölgelerde, hem artan kuraklık stresini hem de ısı dalgalarının etkilerini hafifletmeye yardımcı olabilir.
Avrupa Birliği ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kuraklığa eğilimli bölgelerinde yapılan araştırmalar, bütünleşik planlama ve altyapı yatırımlarının su tüketimini, enerji masraflarını ve aşırı sıcakların sağlık üzerindeki etkilerini azalttığını ve iklim değişikliğine dirençli bir kalkınma yolu çizebileceğini ortaya koyuyor.
Turizm de olumsuz etkilenebilir
Karasallaşmadaki artışın turizm sektörü için de önemli sonuçlar doğuracağı söylenebilir. Sıcak yazlar, ilk bakışta sahil turizmi için cazip duyulsa da, şiddetli kuraklık ve bunun doğuracağı su kısıtları, uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Turizm sektörü için bir diğer önemli risk faktörü ise, hem daha sık hem de daha şiddetli gerçekleşeceği tahmin edilen sıcak hava dalgaları. Son yıllarda İspanya örneğinde de görüldüğü gibi, özellikle deniz turizminin yoğun olduğu bölgelerde artan sıcaklıklar ve sıcak hava dalgaları, bu yerleri daha az yaşanabilir hale getiriyor ve turistik cazibesini azaltıyor.
Doğru planlama ve yatırımlar, iklime dirençli bir kalkınma yolu çizebilir
Uyum önlemleri arasında su kaynaklarının daha verimli kullanılması, sıcaklığa dayanıklı tarım ürünlerinin geliştirilmesi, erken uyarı sistemlerinin kurulması ve kentsel alanlarda yeşil alanların artırılması gibi uygulamalar yer alabilir.
Kent planlamasında parklar ve su göletleri gibi yeşil ve mavi altyapının artırılması, binaların yalıtım seviyelerinin yükseltilmesi önem taşıyor. Ayrıca yeşil çatılar veya geçirgen asfalt gibi, kentsel ısı adası etkisini azaltacak yenilikçi çözümler, önemli uyum stratejileri arasında yer alıyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kuraklığa eğilimli bölgelerinde yapılan araştırmalar, bu tür bütünleşik planlama ve altyapı yatırımlarının su tüketimini, enerji masraflarını ve aşırı sıcakların sağlık üzerindeki etkilerini azalttığını ve iklim değişikliğine dirençli bir kalkınma yolu çizebileceğini ortaya koyuyor.
Tüm bu bulgular, Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliği karşısında ne derece hassas olduğunu bir kez daha gösterir nitelikte. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için seragazı emisyonlarının düşürülmesi ve iklim değişikliğine uyum stratejilerinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca, benzer zorluklarla karşı karşıya olan Akdeniz ülkelerinin, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum konusunda işbirliği yapması gerekiyor.
Kaynak Makale: Erlat, E., & Yavaşlı, D. D. (2025). “Spatiotemporal variation of continentality in the Mediterranean region and its connection to the Atlantic Multidecadal Oscillation.” Theoretical and Applied Climatology, 156: 206. https://doi.org/10.1007/s00704-025-05436-9
Coğrafi Bilgi Sistemleri Uzmanı
Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesidir.
Lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri programında ve doktorasını Ege Üniversitesi Fiziki Coğrafya programında tamamlamıştır. Yüksek lisans ve doktora süresince birçok kez NASA Goddard Uzay Uçuş merkezinde davetli araştırmacı olarak bulunmuştur. 2010-2011 yılları arasında Fulbright Bursu kapsamında Maryland Üniversitesi (ABD) Coğrafi Bilimler bölümünde misafir araştırmacı olarak çalışmıştır.
2007-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde çalışmıştır. 2016’dan itibaren ise çalışmalarını, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde sürdürmektedir.
Tanınmış uluslararası dergilerde uzaktan algılama, iklim değişikliği gibi konularda yayınları bulunmaktadır.
Uzmanlık Alanları: Coğrafi Bilgi Sistemleri, Uzaktan Algılama, Veri Analizi, İklim Değişikliği